ÇERÇİLER

Yayınlanma: 31.07.2022 10:50 Güncelleme: 31.07.2022 10:50

Akehir'i anlattığım bir şiirimde onlardan şu dörtlükle bahsetmiştim:             Bol olurdu elma, kaysı, kirazı             Kak olurdu, çir olurdu birazı             Çerçilerin elindeydi terazi             Akşehir, Akşehir, bolluk Akşehir.     Şimdiki çocuklar ve gençler bilmezler ( nereden bilecekler ki!) eskiden çerçiler vardı. At arabalı. Arabalarının üzeri yağlı boya resimlerle süslü çerçiler. Şöyle hafızamı bir yokluyorum da, ne  resimleriydi onlar? Genellikle mavi, yeşil, beyaz, kırmızı renklerin hakim olduğu resimler. Ev, yol, selvi ağaçlarının bulunduğu resimler.       Arabaların önlerinde, süslü( mavi boncuk ve meşin hakim) koşum takımlarıyla genellikle al ya da kır bir at olurdu. Ve çoğu defa onların başlarında yem torbaları asılı olurdu. O haliyle köyün arasında dolaşırlardı.  "Elma var, armut var, üzüm var, ikili birli yahut barabara ( berabere)" diye bağırırlardı.       Genellikle harman zamanı ve harman sonu Akşehir'den gelirlerdi. Kendi ürettikleri ürünleri satarlardı. Neler yoktu ki! Elma, armut, erik, üzüm, şeftali, kaysı, kiraz başta gelirdi. Hatta bizim ergen dediğimiz kızılcık bile bulunurdu. Sonra domates, salatalık, fasulye, patlıcan , biber de bulunurdu.       Yukarıda da belirttiğim gibi sokaklarda dolaşırken ikili birli ya da barabar diye bağırırlardı. Yani iki buğday ya da arpa, bir armut, şeftali veya kayısı veririm demekti. Barabara (berabere) demek de terazinin bir kefesine buğday ya da arpa, diğer kefesine de meyve yahut sebze koyup eşit şekilde değiş yapmak demekti.        Terazileri eski usül sallama terazilerdi. Kefeler yukarda elle tutulan bir aparata  zincir veya iple bağlı olurdu. Sonraları daha düzenli, güvenilir demir teraziler kullanmaya başladılar. Kullandıkları ağırlıklar; 5, 2,1 kg.lık siyah ağırlıklar ve yarım kilo, 250 gram, 100 gr ve 50 gramlık sarı renkli ağırlıklardı.        Parayla alış-veriş yapan çok nadir olurdu. Alış- verişlerin tamamına yakını takas usulü yapılırdı. Buğday ve arpa alınır, karşılığında meyve ve sebze verilirdi.        Hatırladığım kadarıyla her çerçinin köyümüzde kalış süresi üç ila beş gün arasında değişirdi. Akşam olunca köy odasında veya iyi tanıştıkları bir köylünün evinde yatarlardı.        Arabaları içinde meyve ve sebze olan küfe ve kasalarla gelir; buğday ve arpa dolu çuvallarla dönerlerdi. Akşehir ve köylerinden bizim köyümüze geliş süreleri iki gündü. Dönüşleri de çoğu kez iki gün sürerdi.       Bir de çerçilerin hemen her mahallede uğraşmak zorunda oldukları yaramaz çocuklar vardı. Araba giderken veya alış- veriş için durduğunda hırsızlık yapardı bu çocuklar. Çerçi eğer bunu görürse, hemen bağırır, bazen söver ve kamçıyı kafasına yapıştırırdı. Bu ticarette alan da satan da memnundu. Köylüler ayaklarına gelen meyve ve sebzeyi uygun fiyatla alırlardı. Çerçiler de yetiştirmiş oldukları ürünleri değerlendirir un yapmak için buğday ve hayvanları için arpa tedarik etmiş olurlardı.      Köye her yıl yaz mevsiminde gelen bu Akşehirli çerçilerin sayısı sanırım beş, altı dolayındaydı. Bunların dışında bir de "leblebi şeker, buynuz(boynuz) var" diye bağıran, kuru yemiş, lokum, bisküvi ve şeker vs. satan bir çerçi daha vardı. Hâ bir de senede bir defa Doğanhisar, Deştiğin'den gelen, değişik bir at arabasına yükledikleri testi ve küpleri satmaya gelen çerçi vardı.        Değerli dostlar, bu çerçiler dünkü köy hayatımızın ekonomik aktörleri ve sosyal yaşantımızın renkleri idiler. 1980' lerden sonra pek çok geleneğimiz gibi yavaş yavaş hayatımızdan çekildiler. Bunların en meşhurları dan birisi Omar( Ömer) çerçiydi. Yana dönmüş kasketiyle, dikkat çekici fiziki  yapısıyla, kıyafetiyle kalender ilginç bir tipti.  Keşke gözümün önündeki  görüntüsünün bir fotoğrafı olsa da buraya koyabilseydim. Ama olsun varsın, ben bunun yerine hafızamda silinmez izler bırakan bu çerçileri anlatan- yıllar önce yazdığım- bir şiirimi koyuyorum yazımın sonuna. Sağlıklı ve güzel günler sizin olsun değerli dostlar.      Elmayı, armudu, kaysı , kirazı       Satan çerçilerim nerdesiniz siz?      Tek atlı araba, elde kamçısı       Çerçiler, çerçiler nerdesiniz siz?       Akşehir'den çıkar, yükünü alır       Bazen arza yapar yollarda kalır       Tozlu, kumlu yollar mekanı olur       Çerçiler, çerçiler nerdesiniz siz?         İlk durak Argıthan, sonrası Ilgın         Yollar uzadıkça gözler de yılgın         Son durağa gelirler yorgun argın         Çerçiler, çerçiler nerdesiniz siz?          İkili birli der, buğday, arp'alır         Köy yeri orası para zor bulur         Bazen de terazi" barabar" olur         Çerçiler, çerçiler nerdesiniz siz?         Üç beş gün dolanır malı da biter         Meyveyle birlikte sebze de satar         Akşam olur köy odasında yatar         Çerçiler, çerçiler nerdesiniz siz?         Yaz boyu kesilmez sedası, sesi         Sizle artar çocukların neşesi         Yadımdaki şen çocukluk hevesi         Çerçiler, çerçiler nerdesiniz siz?             Yazılmadı destanınız, öykümüz          Yakılmadı ağıdınız, türkünüz          Kırklara karışmış gibi kırkınız          Kaybolup gittiniz, nerdesiniz siz?  

Devamını Okumak İçin Tıklayınız