ÇANAKKALE GEÇİLMEZ - HİKMET ELİTAŞ
Geçtiğimiz günlerde Çanakkale'ye bir gezide bulundum. 17. Alay 3.Tabur üçüncü Bölük de dört yıl askerlik yapmış İstiklâl Gazisi unvanı verilerek Gazilik madalyası ile taltif edilen bir atanın torunu olarak hep içimde bir uhde idi. Geç kalmış bir ziyaretti elbette. Eli kalem tutan, Çanakkale Savaşları üzerine az-çok bir şeyler yazan, yazmaya çalışan biri olarak zaman zaman gözyaşıma hâkim olamadığım anlar yaşadım burada. Kilitbahir, Kocaseyit Anıtı, Anzak koyu, şehitlikler, Çanakkale Zafer Anıtı, 57.Alay şehitliği, Sıhhiye müzesi gibi yerleri gezmeye, Çanakkale ruhunu anlamaya çalıştım. Vatan sevdasını yüreğimin en derininde hissetmeye çalıştım. Çanakkale'de düşmanın hem denizden, hem karadan Türk yurduna saldırması ayrı bir olay, yokluk, yoksulluk içinde verilen bir mücadele ayrı bir olay. Tarihte eşi benzeri olmayan bu savaşların günümüzde bazı olaylarla denk tutulması ancak tarih bilgisinin yoksunluğuna delalettir. Bu cehalet bunların Çanakkale ruhunu, Türk'ün azim ve inancını anlayamadıklarından, anlamak istemediklerinden kaynaklanmakta. Bölgeye hareket etmeden önce rahmetli İstiklâl Gazisi dedem Galip Elitaş'ın mezarından alıp, çantamda muhafaza ettiğim bir avuç toprağı 57. Alay şehitliğindeki toplu şehitliğe serptim. Burada dört yıl görev yapmış, arkadaşlarını şehit vermiş, savaş sonrasında memleketine dönmüş bir gazinin toprağının şehit arkadaşlarının mezarlarına serpmeyi, bu kutsal topraklarla buluşturmayı, bir manevi birliktelik kurmayı kendime görev addetmiştim. Bilmiyorum doğru mu yapmıştım, doğru mu yapıyordum. Biraz sonra Conk Bayırı anıtına varacaktık. Conk Bayırı girişine vardığımızda ayağımızın ucunda bir şarapnel parçası gördük. Yüz yılı aşkın bir süredir, geçen bunca zamana rağmen şarpnel parçasının önümüze çıkması bir tevafuk mu idi. Tesadüf mü idi, yoksa bir ikaz mı idi. Serptiğim bir avuç toprağın karşılığı mıydı? Yoksa bize bir mesaj mıydı? Üç gündür düşünüyorum ... Anladım ki "tehlike geçmiş değil, düşman ve işbirlikçileri hâlâ siperde. Fırsat buldukça kafasını siperden uzatıyor, Türk'ün varlığını birliğini, vatan sevdasını görünce tekrar sipere yatıyor, uygun zaman kolluyor. Düşmanın gözü hâlâ bu topraklarda... UYANIK OLMA ZAMANI. Belki de 'Süngü Takma' zamanı..." Ey binlerce şehide makber olan topraklar Sevdiğini kefensiz kucaklayan topraklar Bu aşk ile durmadan dalgalanır bayraklar Yıldızların sevdası, bayraktaki hilâle Binlerce şehidimin makberi Çanakkale. Şehitsiz bir milletin vatanı vatan olmaz Hoyratlar anlayamaz, imansızlar bilemez Velhasılı geçilmez "Çanakkale Geçilmez" Bir konuşsa anlatsa, dile gelse bir hele Binlerce şehidimin makberi Çanakkale. Merminin mermi ile çarpıştığı, resmi kayıtlara göre 250 bin, resmi olmayan kayırlara göre ise daha fazla şehidimizin bulunduğu, her adımda bir şehit mezarı olan, hâlâ şehit kanı kokan bu topraklarda kefensiz yatan tüm şehitlerimizi, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını, gazilerimizi rahmet minnet ve saygı ile anıyorum. Yaralarına saracak sargı bezinin bulunmadığı bir devirde bizlere bir yurt bırakmak için ölüme yürüdüler. Ruhları şad, mekânları cennet olsun. Çanakkale Geçilmez. Çanakkale Geçilmeyecek.