BİZİM TÜRKÜLER
"Türkü" demek "hayat" demektir. Türk milletinin hayatında var olan her şey türkülerde karşımıza çıkar. Aşk, ayrılık, gurbet, hasret, ölüm, sevinç, coşku, kahramanlık, dostluk... Türkülerimiz sözleri ayrı güzel, ezgileri de ayrı bir güzeldir. Ruhumuzu kanatlandıran, bizi bizden alıp başka bir âleme götüren, hücrelerimiz dağılmış gibi bir hisse kapılarak kendimizden geçiren, göğsümüzü kabartan, coşturan türkülerimiz Türklüğün vazgeçilmezlerinin başında gelir. Türkçemizi en güzel ifadelerini, güçlü sözlerini türkülerde buluruz. Benim hayatımda da türküler vazgeçilmez değerlerimin başında gelir. Sanırım daha önce de yazdım, sabah kahvaltısında her gün radyom türküleri kanatlandırır ve akşama kadar susmaz. Bu sabah birbirinden güzel türkülerden birisi şöyle başlıyordu: Kova kova indirdiler yazıya Dut ettiler al kınalı tazıya İş başa düştü mü bakmaz kuzuya Kaç Kuzulu ceylan, kaç avcı geldi Avcılar elinde kaç kuzun kaldı? Aman Allah'ım, şu sözlere bir bakın. Gözümüzün önünde bir resim olup tablo olarak canlanıyor anlatılan olay. İşe giderken bindiğim aracımda kontağı çevirir çevirmez TRT Türkü başlıyor çalmaya. İşyerine varıp odama girdiğimde ilk işlerimden birisi radyonun kulağını kavratmak oluyor. O da TRT Türküye ayarlı. Kâh için içime sığmaz, kâh gözlerim bulanır, kâh dalar dalar giderim, geçmişe, uzaklara... Benim ayrıca sevdiğim özel türkülerim de vardır. Bunlardan birisi şu sözlerle başlıyor: Felek çakmağını üstüne çaktı Beni bir onulmaz derde bıraktı Vücudum şehrini odlara yaktı Yandım ataşına su leyli leyli. Bunu ya Musa Eroğlu'ndan dinlemeliyim, ya da bugün ölüm yıldönümünde saygı vs rahmetle andığım Usta'dan (İsmail Özsoy' dan dinlerdim). Bir vazgeçilmez türkü de bu sabah Zara'nın sesinden dinlediğim bir türküdür ki şöyle başlıyor: Şad ol deli gönül müjdeler olsun Benim yârim gelecekmiş bu gece Kesilsin kurbanlar yansın şem'alar Külli varım talan olsun bu gece. Aşkı en güzel anlatan şiirlerden birisi kuşkusuz Abdurrahim Karakoç Üstadımızın "Mihriban"ıdır. Türk Halk müziğinin usta sanatçısı Musa Eroğlu'nun bestesiyle unutulmayacak bir türkü olmuştur. Bakın ne diyor? Yâr deyince kalem elden düşüyor Gözlerim görmüyor, aklım şaşıyor Lambada titreyen alev üşüyor Aşk kâğıda yazılmıyor Mihriban. Ceren türküsünü, Garip’i, Hüma Kuşunu, Neşet Ertaş'ın ölümsüz türkülerini, Ali Ekber'in Haydar Haydar'ını, Sevda Vadisi'ni.... Velhasılı saymakla bitmez. Türk Türküsüz olamaz ve Türk'ün hayatında ne varsa hepsini türkülerde bulursunuz. Bizim türkülerle kalın değerli dostlar…