BİR GÜZEL HATIRAM
Nihayet 5. KİTAP FUARI da sona erdi. Belediye otobüsleriyle fuara taşınan ilkokul öğrencilerinin cıvıltıları olmasa çok sönük geçen bir fuar oldu. Fakat bütün olumsuzluklara rağmen, fuarda beni çok mutlu eden bir olay yaşadım. Bu olayı sizlerle paylaşmak istedim, Şöyle ki: Kitap fuarının başlayacağı cuma gününden bir gün önce kitaplarımı alıp, fuarın açılacağı kongre merkezine gittim. Baktım ki hazırlıklara yeni başlanmış, masalar dahi henüz yerleştirilmemiş. Kitaplarım elimde salondan çıkmak üzere iken bir bayanın içeride dolaşmakta olduğunu görüp ona doğru gittim ve sordum: -Bu saatte ne arıyorsun burada? Şöyle cevap verdi; -Size ne? Ve sonra konuşmalarımız şöyle devam etti. Ona dedim ki! -Ben sizlere kimsesiz yerlerde yalnız başınıza dolaşmayacaksınız demedim mi? -Yâ siz kimsiniz? - Gözlerime bak anlarsın. -Anlamadım. -Ama ben senin gözlerinden tanıdım. -Senin Lisede okurken matematik öğrenmenin kimdi? Diye sordum. -Ulvi Emre dedi -İşte o benim deyince; Hocam diye bağırdı ve Boynuma bir sarıldı, o sırada yanımıza orada görevli eşi geldi beni tanıttı o da elimden yüzümden öptü ve öğrencim üç gün boyunca bana kendisini nasıl tanıdığımı sorup durdu. Zira aradan tam 35 yıl geçmişti ve öğrencim de Ankara da öğretmenlik yapıp emekli olmuştu. Üçüncü gün beni eşiyle birlikte çay içmek için fuarın çay ocağına davet etti ve bana aynı soruyu sordu: “hocam bunca sene sonra beni nasıl tanıdın” ona şöyle cevap verdim: -Ben şu üç öğrencilerimi hiç unutmam; Çalışkan öğrencilerimi, yaramaz öğrencilerimi ve birde gözlerinden kız öğrencilerimi unutmam. Çünkü kız öğrencilerim okul kıyafetlerini çıkarıp günlük kıyafetlerini giyip, saç modellerini değiştirirler, makyaj yaparlar. Fakat değişmeyen tek yerleri güzel gözleridir dedim ve hep beraber gülüştük ve yazmakta olduğum ‘Serab-ı Ömrüm’ adlı hayat kitabıma güzel bir sayfa daha açılmış oldu. Hanım Öğrencime ve değerli eşine bu güzel anıyı bana hatırlatıp yaşattıkları için çok teşekkür eder, hayırlı, huzurlu ve sağlıklı uzun ömürler diler, gözlerinden öperim. Bu güzel anımı sizlerle paylaşmak istedim. Sevgi ve saygılarımla. HOŞ GELDİN HAZİRAN! Mevlana Celâlettin Rumi'nin Türbesinin girişinde, Onun şu beyitti yazar; Lâ TAHZEN / ÜZÜLME... Çünkü hüzün, düşmanı sevindirir, dostunu üzer, haset edenin diline düşürür. Çünkü hüzün, kaybolanı geri getirmez, öleni diriltmez, kaderi değiştirmez, hiçbir fayda getirmez. Çünkü hüzün sinirleri yıpratır, kalbini yorar, gecelerini mahveder. Eğer günah işlediysen tövbe et, istiğfarda bulun, yanlış yaptıysan düzelt, O'nun rahmeti sonsuz, kapısı hep açıktır. Şunu unutma yaşadığın günün sınırları içinde yaşamazsan sıkıntı ve kaygıların artacak demektir. Biraz daha açarsak; Sabaha çıktıktan sonra artık akşamı bekleme, akşama kavuşunca da sabahı bekleme... Ne maziye takıl kal, ne de gelecek kaygısı içinde ol. Yani anı yaşa. Her zorlukla birlikte kolaylık vardır. Yani kolaylık zorluğun içinde saklıdır. Bir başka ifade ile kolaylık, zorluk zannettiğimiz şeyin ta kendisidir! Kolaylık zorluğun içinde saklı... Hoş geldin Haziran! Yeni bir ay, yeni bir hafta, yeni bir gün umutların başlangıcıdır. Sağlığımız yerinde; yüreğimizden sevgi, yüzümüzden gülümseme hiç eksik olmasın... Hayırlı, huzurlu, sağlıklı günler ve akşamlar diler, sevgi ve saygılar sunarım.