BEN BİR EKONOMİST'MİYİM ACEBA?

Yayınlanma: 27.09.2022 13:30 Güncelleme: 27.09.2022 13:30

Her ne kadar altı ay iktisat tahsili yapsak ta; Öyle bir iddiada bulunamam. Fakat tümüyle boş biride değilim gibi. En azından veriler onu gösteriyor bana. Yedi yaşında köyde dedemin öküzlerini güderek başladım aile bütçesine katkı vermeye. Şimdi yetmiş bir (71) yaşımda boşta gezer olsam da: Ekonomi konusunda iddialı sayarım kendimi. Emekçi halktan biri olarak başladım hayata. Kısaca yapmaya çalıştığım işler: Kışları okul yazları soluksuz emek işçiliği. Şimdi şimdi öğrendiğime göre bizim okulun çoğunluğu öyleymiş. Bulgurhanede amelelik. İnşaatlarda amelelik. Odun deposunda baltacılık. Taş ocağında işçilik. Semt pazarında ticaret. Derken memuriyet. Mustağmel mobilet ticareti. Evde yorgan dikimi. Örgü makinesi ile kışlık iç giyim imalatı. Yaşım otuz beş olduğunda: Üstü ağaç ve kamış örtü, toprak damlı evim olmuştu. Sekiz pencerenin beşine pencere takabilmiştik. Üçünde tuğla örülüydü. Olsun fakat kirada değildim. Kabir gibi olsun, kendinin olsun denirdi o zamanda. O tarihten sonra işime yoğunlaştım. Emek işçiliği yapmadım. Ufak tefek ticaret yapmaya çalıştım. İlk atandığım köyde hazırladığım hutbelerim var. Gerçi fazlasıyla tuhaf geliyorlar ama. Çünkü "adil düzen" bülteni gibiler. Olsun emek ürünü en azından. EKONOMİSTMİYİM’e gelince. Şu anda her şeye rağmen cari açık vermiyorum. Her ne kadar fazla da veremiyorsam da. Yani denk bütçe sayılır bizimki. Dile kolay. Altı çocuğun tamamı lise, üçü üniversite mezunu. Torunlarla beraber şu anda bizim köye denk nüfus var civarımda. Söylemesi ayıp: ( niye ayıp onu'da bilmiyorum ya) Oturacak kadar evimiz, onbeş yaşında yürüyen arabamız var. Denk bütçe meselesine gelirsek. Biz eski Erbakancıyız. Denk bütçe biz'im işimiz. Biz'de hayalin hududu yoktur. O konuda iddialıyızdır. Sonra biz ayağını yorganına göre uzatan nesiliz. Kasaba minnet etme diyerek büyüdük biz. İşten artmaz, dişten artar dendi biz'e. Hazıra Hasan dağı olsa dayanmazı iyi bilir bizim nesil. Arabanın kontağını görünmeze atarız ve bulamayız yerine göre. Pastırma sucukla görüşmeden yıllar yılı yaşarız biz. Bulgur, patates bizi bilir biz'de onları. Gerçi onlarda şu sıralar pek tanıdık gibi durmuyorlar ama. Bir şekilde geçinmek zorundayız. Bütçe denkleştirmek israf musluğunu sonuna kadar kapatmakla olur inancındayım. Efendim “başkaları zevk-ü sefa içinde yüzerken” denebilir. Doğrudur. Kaz büyük yumurtluyor diye tavuk da kendini harap edecek değil. Ben'im adıma gelen faturalar ben'im cebime bakıyor. Ben onu bilir onu derim. İki tüyo verip bitireyim. Geceleri ampulleri söndür, tlf.nun ışığı ile idare et. Sofradan çorbayı eksik etme sıcak tutar. Nasıl sizce ben bir ekonomist sayılır mıyım.? Sağlıcakla kalın.  

Devamını Okumak İçin Tıklayınız