ARTIK ŞAŞIRMIYORUM...

Yayınlanma: 13.08.2024 13:11 Güncelleme: 13.08.2024 13:11

Asrın başında Hollanda’daydım. Milenyuma orada girdim yâni. Bir aylığına gitmiştim. Doğalgazı ilk kez orada duydum. Ermenek kömürü 1999 da ilk defa, 25 kg’lık torbaya girdi. Çok sevinmiştik bu imkâna. Daha önceleri evin önüne kömür yıktırır, leğenle içeri taşırdık. Büyük imkândı, torbada kömür. Devlet dairelerinde sıramatik bile yoktu. Yâni bugünkünün çok altında imkâna sahiptik. Doğan arabalar, makam arabası idi. Hastanede bir adet ambülans vardı diye biliyorum. Öğretmenler takım elbiseli, kravatlıydı. Öğrenciler okulun avlusunda sigara içemezdi. Sağcı belli, solcu belliydi. Üç katlı binalar yüksek katlı sayılırdı. Ve yurdum insanı korkusuzdu. Çünkü: Kaybedecek fazla bir şeyi yoktu. Şimdiki durum malum. Renault Steyşın araba tarihe karıştı. Otuz yaşın altının tıraşı değişti birader. Kafanın içi nasıl Allah bilir. Arabasız pek az ev var artık. Fakat kardeş çocukları bile yıllarca görüşemiyor. Bazen kendi kendime diyorum. Fazla imkân bize göre değil galiba. Hatta fazla serbestlik. Okulda kıyafet özgürlüğü var ya. Arkadaş atletcek çıkıp geliyor. Yahu biz böyle değildik. Bizde üstüne başına çekidüzen vermek diye bir şey vardı. Diyemiyorsunuz artık. Omurgalı olmayı hiç sormayın. O komple sizlere ömür. Hangi çeşme akıyor. Güğümü kapan orda. Sabah azılı solcu bildiğin muhterem, akşama sağ partiye kayıt yaptırıyor. Niye mi? Dedik ya buranın çeşmesi bol akıyor. Veya burada çayın yanına şekeri iki koyuyorlarmış. Veya onlar damadı işe katacaklarmış. Yuh artık denir mi? Denmez bence. Geçenlerde dedim ki. Bir iktidar değişikliğinde bu devlet dairesindekilerin pek çoğu başörtüsünü atar. Onaylayanlar oldu, itiraz eden de olmadı. Olur mu? Olmaz diyemem. Olursa da artık hiç şaşırmam. Laf edenin çok olduğu, eylem koyanın sıfır olduğu bir zamanı yaşıyoruz galiba. Her şey menfaat odaklı olur oldu. Zenginleştikçe, korkar olduk. Düzenimizin bozulmasından korkuyoruz. Askere gitmekten korkuyor yurdum insanı birader. Oda askerlik olsa. Beş ay mı neymiş. Devletten kredi al, bedel yatır kurtul. Evet, gelinen nokta bu değil mi? Para hırsı deniz suyu içmeye benzetilir. İçtikçe susarsın, susadıkça içersin. Omurgalı adam diyorduk değil mi? Artık onlar, az nüfuslu kasaba ve köylerde kaldı. En az olduğu yerde başkentimiz diye düşünüyorum. Belki de yanılıyorum. Zan yapmış olmayalım. Bu saatten sonra: Hiç bir garip olaya şaşırmam artık. Hayat öyle girift hâle geldi ki; çözdükçe dolaşıyor. Ankete göre: Ülkemizde bir yaratıcıya inanma oranı %73’müş. Anket işte. Bir şey diyemezsiniz. Yarın yenisi yapılır %106 çıkabilir. Olur mu hocam diyorsunuz biliyorum. Bizde olur. Çünkü burası Türkiye. Her şeye rağmen, uğruna ne yazık ki, verebileceğim bir canım var dediğim ülkem. Dallarının ucunda çürük meyve olsa da; Kökünün derinliği henüz ölçülememiş biricik ülkem. İkincisi de yok zaten. İyikide yok. Olaydı bu kadar sevemezdik herhalde. Kalın sağlıcakla.

Devamını Okumak İçin Tıklayınız