ANLAYAMADIĞIMIZ VE ANLATAMADIĞIMIZ

Yayınlanma: 07.07.2025 15:50 Güncelleme: 07.07.2025 15:50

Bülbülle konuşabilsek ve sorsak, “Bu kadar diken üzerinde nasıl yuva kurarsın” desek, o da, “Ben gülden başka bir şey görmüyorum” dese, ne deriz veya iyilik olsun diye altından kafes mi öneririz? Olur mu öyle şey demeyin. Bülbül, gül ve diken ayrılmaz üçlüdürler. “Bülbülü altın kafese koymuşlar, ‘aaaah vatanım’” demiş. Cebinizde veya kasanızda, dünyanın en büyük yakut, elması, zümrüt olsa veya bir kasa paranız olduğu bilinse, kasanızın büyüklüğüne göre ülkenin ve dünyanın mafyaları ve Trump’ları, Putin’lerinin adamları sizin etrafınızda dolaşmaya başlarlar. Deli Petro’dan bugüne kadar bütün Rus başkanları, şahıslara düşman değiller. Şeyh Şamil’den Şamil Basayev’e kadar bütün Müslümanlara ve onların ordusunda olan bütün Müslümanlara savaş açmış durumdalar. Hangi şahsın kalbinde İslam imanı varsa onun düşmanıdırlar.   Müslüman’ın gönlündeki imanını satın alabilecek para bu dünyada olmadığından, bütün değerli madenlerin satın alamayacağı imanı göğsünde taşıdığından, Çin’de Uygur Müslümanları, Kafkaslarda, Çeçenler ve bütün dünyada satılık olmadıklarını ispat eden ve seyyar hareket eden Müslümanlar, iman, ibadet, helal, doğruluk, iffet, izzet, şeref, namus gibi erdemli, değerli, faziletli evrensel değerlere düşman kâfirler, hep o imanı taşıyan insanlara düşman olmuşlardır. İmanlı bir adam olursa, hemen onun yolunun üzerinde bir şeytan ve şeytanlaşmış insanlar pusu kurup sahip olduğu o iman cevherini yok etmeye çalışacaklar. Neden? Hasetlerinden. Rabbimiz buyurur: “Ehl-i kitaptan çoğu, gerçek kendilerine açıklandıktan sonra nefislerindeki haset nedeniyle sizi imandan sonra küfre çevirmek isterler. Fakat size Allah'ın emri gelinceye kadar onları bırakın ve afvedin. Şüphesiz Allah, her şeye kadirdir.” (Bakara süresi ayet 2/109) Neden biz üç tanrıya inanırız da bunlar bir Allah’a iman ederler. Neden biz eşlerin birbirlerine ihanetlerini kanunla koruyan deyyuslar olduk? Neden kadın ve erkekleri kendilerini satmaya mecbur eden ekonomik kararlar aldık da onları köşe başlarında seyyar satıcı gibi kendisini satma izni verdik? Neden biz kendi ülkemizin fakirlerinin mallarını, zenginlerin çalmasını kanuni hale getirirken, bu Müslümanlar, helal yoldan kazandığı malının her sene “zekât” adı altında ve bir de “sadaka” adı altında fakirlere dağıtırlar? Neden biz esirlerimizi açlık ve işkence altında öldürürken bu Müslümanlar, esirlerine kendi yediklerinden yediriyorlar? Bu çağda Irak’ın işgalinde, Amerikan’ın en seçkin ve en eğitimli komutanının, Ebu Gureyp hapishanesinde, Müslüman esirlere yaptıklarını işkence tarihinin bile yazmadığı yüz kızartan işkencelerden geçirdi? Neden biz böyleyiz? Neden bu Müslümanlar, bu kadar mağduriyet içinde bütün değerlerini koruyorlar? “Bu mücahitlerin yaşaması, bizim alçaklığımızı belirgin hale getiriyor, öyle ise bunları bitirelim ki, ayıbımız ortaya çıkmasın. Filistinli mücahitlere Trump, bir yem attı ve attığı yemi de bütün dünyadaki Müslümanlara göstermek için basına verdi ve yayınlattı. Filistin baştanbaşa dünyanın en son ve en güzel ülkesi haline getirilecek; Yeter ki, bizim kriterlerimizi kabul ediniz. “İslami kriterlerden vazgeçiniz. Batı kriterlerine göre yaşamaya karar veriniz. İbadethanelerinizin kapılarını altından, pencerelerini gümüşten yaparız. İpekten seccadeler dokuturuz. Altından zikirmatikler veririz elinize. Bizim kriterlerimizi, Allah’ınızın ahkâmının önüne geçiriniz; İsrail’in bitmeyen isteklerini kabul ediniz… Aç karınla boyunduruksuzluğun, gem almazlığın, tasmasızlığın tadı ile boyunduruk altında purçak yiyen öküz, gem ağızda iken arpanın en üstününü çiğneyen sütçü beygirinin, boynunda tasma ile biberli yal veya Avrupa’dan gelen mama yiyen köpekleşmiş insanların aldığı tadı, terazinin iki kefesine koyup tartmak bile, özgürlük havasına pislik katmak gibi olur. Ülkelerini açık hava hapishanesine çevirenlerin havadan, karadan ve denizden ölüm yağdırmaları ve bütün yiyecek, içecek ve ilaç kapılarının kapanması sonunda daha boyun eğmeyecek ülke olmadığına inanan materyalist insanların Filistinlileri anlayamadığı gibi bizler de anlamamız mümkin değil. Biz korkudan ve kriter boyunduruğu altında çöktük. Filistinli yiğitlerden eceli gelenler, şehitlik makamına yükseldiler; eceli gelmeyenler de, özelde İslam düşmanlarına, genelde insanlık düşmanlarına yaralı aslanın, çakallara saldırısı gibi saldırıyorlar. Namık Kemal merhum: “Ehl-i cür’et renciş-i âlâm ile gayretlenir Zahma dûş oldukça zîrâ şîrler savletlenir” Yani, cesur insanlar, elemlerin acısıyla gayrete gelir, Aslanlar, yaralandıkça daha fazla saldırır” Sinek, kartalı nasıl anlasın? Çakal, aslanı nasıl kavrasın?

Devamını Okumak İçin Tıklayınız