'ANADOLUNUN UĞURU'  ROMANINDAN: AKÇAŞEHİR

'ANADOLUNUN UĞURU'  ROMANINDAN: Hasan BARAN AKÇAŞEHİR Akçaşehir’in hemen üstünde beyaz kilden bir tepe vardır. Kasabanın güneyine kadar öyle büyük kıvrıntılar yapmadan düz iner. Beyaz kilden damarları Yunus Emre Camii’ne kadar ilerler. Yunus Emre’nin adımlarının izlerini taşır o damarlar. Işığa batmış bir camidir o, göz göz taşları parlar… O tepenin beyaz kilden damarları Yunus Emre Camii’nin içine kadar girer, sonra ta ötelere gider. Batıda Beydilli, Aşıran, Sıdırva, Selerek, Güdümen köyleri vardır. Karaman tarafındaki o bir çocuğun küçük adımlarıyla bile etrafını dolaşabileceği Çakır Dağı’nı aşar beyaz kilden damarlar; doğuda Karapınar’a, Meke Gölü’ne, güneyde Karaağaç, Ambar, Hoyukburun, Ayrancı’dan Torosların önüne kadar gelir. Kuzeyde Kılbasan, Dinek, Yenikuyu, Bozkuyu köyünün yöreleri çıplaktır. Ağır, çalılı, kütür kütür kırmızı topraklardır. Uzaklardan yanarcasına gözükür. Burunoba köyünün oralarda toprak değişir, sanki birazdan yağmurunu dökecek bir bulut gibi kararır, sonra billur yeşili başlar, ortalık çiçeklenir. Karadağ’a çıkıldıkça uçsuz bucaksız Roma, Bizans kalıntıları vardır. Görülmemiş, büyülü, binbir renk içinde büyük bir bahçe gibi dağın ortasında bir sürü eski eser çiçeklenir. Karadağ’ın eteklerinde meşe, ardıç kökleri, otlar, taş toprak arasında binlerce, her birisi bir kanatlı ata benzeyen kırmızı, siyah, mavi, ak bulut rengi at, ışığa batmış, ardı ardına, oradan oraya dalgalanarak, uçarcasına, dolanır gider. Eski örenler, yıkıntılar arasında,  her biri bir manda büyüklüğünde, kıvrık boynuzlu yaban koyunları, yüz binlerce mavi kelebek, binlerce kaplumbağa, çok iri tavşanlar dolaşırlar. Eski bir yanardağ olduğunu hatırlatırcasına kışın büyük gümbürtülerle kükrer Karadağ… O gümbürtülerin şimşeğiyle gök, kızıl, ak ve kara renklerinin her biri parlar… Eski Türkler; ‘dört renk, dört yönün simgesidir,’ derler. Ak batının simgesidir. Eskiden beri ak yerine ‘ağ’ denir buralarda.  ‘Şar’ kelimesi ise kasaba anlamına gelir. İşte bu yüzden Ağcaşar derlermiş eskiden Akçaşehir’e…