AKŞAM SOHBETİ
Bir tarihte, üniversitenin birinde kimya bilim dalında okuyan öğrencilere, profesör hocaları şöyle bir ödev verir! Hepiniz Yumurtanın içerisindeki maddeleri, minareleri ve vitaminleri ölçüleri ile birlikte biliyorsunuz. O halde işte size laboratuvar ve işte o maddeler ve vitaminler, haydin bakalım kim güzel bir yumurta yapar bana getirirse onu ödüllendirip kendime asistan yapacağım der. Bunun üzerine öğrenciler laboratuvara girip çalışmaya başlarlar. Yumurtanın içerisinde bulunan maddeleri ölçüler içerisinde tartıp bir kap içerisinde karıştırırlar. Sonra bu karışımın tadına bakarlar, tadın yumurta tadı olmadığını, görüntünün yumurtaya hiç benzemediğini, ne sarısının ne de beyazının hiç yumurtaya benzemediğini görürler. Birde bu karışımı yumurtaya benzer hangi kaba koyacaklarını düşünmeye başlarlar. Ama nafile, kimisi fincana, kimisi de buldukları küçük bir cam şişeye koyup hocalarına götürürler. Hocaları yumurtalara bakar ve " Aferin sizlere yumurtaları yapmışsınız, şimdi yaptığınız bu yumurtaları ister pişirerek ister pişirmeden yiyiniz der." Öğrenciler yaptıkları yumurta benzeri karışımları ağızlarına alır almaz soluğu lavabo da alırlar. Ve anladılar ki! Yüce Allah'ın yaratmadaki sırrını ve sanatını kavramak mümkün değildir. Yaratılmış her şey büyük bir sanat eseridir. Ve bunları yapan sanatkâr ne büyük bir sanatkârdır. "İDRAKLER, YÜCE ALLAH'I İDRAKTEN ACİZ KALMAKTADIR." ALTIN IŞIK adlı kitabımdan alıntıdır. AKŞAM SOHBETİ(2) O gün girdiğim sınıfta dersimi yaptıktan sonra öğrencilerime dedim ki: ''Çocuklar biliyorsunuz ev ödevi vermeyi sevmem. Fakat bugün sizlere yüz elli yıldır hiç kimsenin çözemediği bir soruyu ödev olarak vereceğim, hafta sonu uğraşır çözmeye çalışırsınız '' dedim ve soruyu tahtaya yazdım. Zil çaldı ve hep beraber sınıfı terk ettik. Pazartesi günü aynı sınıfa dersim vardı. Sınıfa girdim ve ''Günaydın çocuklar'' deyip hal hatır sorduktan sonra ''Ne yaptınız, yüz elli yıldır kimsenin çözemediği soruyu tatbikî sizlerde çözemediniz değil mi?'' deyince sınıfın hepsi birden ''EVET'' hocam çözemedik diye haykırdılar. Tam konuşacaktım ki, orta sıralarda oturan ve çok hanımefendi olan bir kız öğrencim ayağa kalkarak ''HAYIR'' hocam ben çözdüm dedi. Gel tahtaya çözde görelim dedim. Zaten soru sınıfta herkesin çözebileceği kolaylıkta bir soruydu fakat yüz elli yıldır kimsenin çözemediği dediğim için hiç bir öğrenci hafta sonu açıp soruya bakmamışlardı. Nitekim kız çocuğu tahtada yaptığı dört işlemle soruyu cevaplandırıp yerine oturdu. Çocuklara dedim ki: ''Çocuklar, sorduğum sorunun hepinizin çözebileceği bir soru olduğunu gördünüz. Fakat ben sizlere I50 yıldır çözülemeyen bir soru deyip beyinlerinize ''Algı operasyonu'' yaptım. Sizlerde bu sözüme kanıp ''150 yıldır kimsenin çözemediği problemi ben mi çözeceğim?'' deyip “açıp bakmadınız bile” dedikten sonra onlara şu mesajı verdim: İşte çocuklar, hayatın her devresinde karşılaşabileceğiniz ''ALGI OPERASYONLARINDAN, ÖN YARGILARDAN VE SABİT FİKİRLERDEN KENDİMİZİ KORUMAK, ARAŞTIRMAK, SORUŞTURMAK VE AKLIMIZI DOĞRU KULLANMAK, HİÇ KİMSENİN TESİRİ ALTINA GİRMEDEN ÇALIŞMAK VE BAŞARMAK ZORUNDAYIZ'' Günümüzde de aklını doğru kullanamayan insanlara örnek olması dileklerimle; Hayırlı, huzurlu, sağlıklı günler ve akşamlar diler, sevgi ve saygılar sunarım.