80’Li YILLAR…
Neden bu kadar çok insan 80’li yılları özlüyor, biliyor musunuz? Öyle klavye ardında kabadayılık yapmazdık. Mesaj ne bilmezdik. Mesajımız gecelere ses veren türkülerimizdi. Birde hatıra defterimizde saklı şiirlerimizdi. Biz beyaz kâğıtlara içimizi dökerdik. Mektup yazardık sevdiklerimize. Bayramlarda kart postal gönderirdik büyüklerimize. Arkasına tarih yazar fotoğraflar verirdik sevgilimize. Arkadaşlarımızın hangi kızı sevdiğini bilir, onu bacımız bilirdik. Bir cenaze varsa haftalarca radyoyu sesiz dinlerdik. Görgüsüzlük ve trafik bu kadar yoğun değildi. Sokaklar bizimdi. Dar sokağa ip gerer voleybol oynardık. Kurtanbaç, yakantop, caynuz, höllük futbol oynardık. Velhasıl bütün sokaklar bizimdi. Sosyal kontrol vardı komşu, komşu çocuğunun hatasını görürse kızardı. Tokat atardı. Analarımız erken kalkardı, gün doğmadan mayalı ekmek yapardı. İnekler sağılır, güdüye sürülürdü. Kızlar avluları ve kapı önü süpürürdü. Erkenden bastırıklar açılırdı. Çünkü seher vakti uyanmanın bereketi vardı. Biz o mis kokulu kitaplarda kendimizi bulurduk Günlük kâğıt kokulu gazeteler okurduk. Sevdalarımız böyle ekran arkasından sinsi değil, Gözün göze teması ile köy çeşmesinde net ve mertti. Bir tebessüm bile yeterdi. Şimdi ki gibi yalaka çok değildi. Bir garibe haksızlık yapılsa, “ne ulan kimsesiz mi buldunuz” denirdi. Eylül’de kışlık besiler kesilirdi, sıygıçlar yapılırdı Ekmek hakiki ekmek, yoğurt hakiki yoğurttu. Yumurta, süt, et hakiki etti. İnsanlarımız doğal, gıdalarımız doğaldı. Hiç katkı yoktu. Her şey yavaş yavaş bozuldu. Mevsimler karakterimiz gibiydi. İlkbahar, ilkbahar gibi, yaz, yaz gibi, sonbahar, sonbahar gibi, kış da kış gibi olurdu. Şimdi iklimlerde bozuldu, tıpkı insanlar gibi. Köy odalarında tarih gibi yaşlı dedeleriz otururdu. Onların her bir sözü bize öğüt olurdu. Büyüğe saygı vardı. Onlar bizim saçımızın uzamasına, giyimimize hareketlerimize müdahale ederlerdi. Gıkımız çıkmazdı. Şimdi sıkıysa komşuyum çocuğuna “ oğlum şu motosikleti yavaş sür” de bakalım. Anası babası baskına gelir. Ne karışın der. 80 li yılları niye özlüyoruz biliyor musunuz? Toprak damlı küçük evlerde, koca yürekli insanlar yaşardı. Şimdi her şey değişti. Koca evlerde yüreksiz insanlar çoğaldı. O yüzden özlüyoruz.