24/365 TEBLİĞ
Kendime tebliğ, eşime, çocuklarıma, akrabalarıma, mahalleme, şehrime, yurdum insanına ve Hazreti Adem’in neslinden olan herkese tebliğ... Bu dünyamızın güzel olması için her gün beş vakit namazlarımızda son oturuşta ve selamdan önce selamlarımızı, namazlarımızı, güzel işlerimizin, yardımlaşmalarımızın en güzellerini Allah için yaptığımızı, Ehl-i Beyt’e, İslam’a iman edenlerin hepsinin Muhammet aleyhisselamın al ve ashabından olduğunu ve onlara da dua ettiğimizi, İbrahim aleyhisselamın al ve ashabına bereket duası yatığımızı ifade ettikten sonra Rabbenalarla iki dünyamızın güzel olması için dua eder ve kendimizin, anne ve babamızın ve bütün müminleri afvı için dua ederiz ya işte bu dualarımızla bütün insanlığın yolunun cennete çevrilmesini istediğimizi söyler ve namaz dışında da yaptığımızı her işle sözlü ve davranışlarımızla bir Müslüman’ın nasıl olması gerektiğinin örneği olmaya çalışırken tebliğ yaptığımızın da farkında olalım. Bütün peygamberlerin sıfatlarından biri de emin/güvenilir olmasıdır. Ulaşabildiğiniz her insana doğruluğun bu olduğunu söylemeden önce güvenilirliğimizi göstermeye çalışacağız. “Efendim ben biraz utangacım da bir şey anlatamam” deme. Bu günlerde hayâlı/utangaç insanlara daha fazla ihtiyaç var. Duruşun yeter. Duruş diline ihtiyacımız var. Ebu Said el Hudri anlatıyor: Nebi sallallahü aleyhi ve sellem, bekâr kızın oturduğu yerdeki hayâsından daha şiddetli idi” (Buhari, Sahih, K. Menakıb, Bab 21) Eli sopalı, gaddar birinin veya bazı topluma nizam verme sevdalısı politikacıların, çatık kaş, asık surat ve baskı ile halkı idare edeceklerine inandıkları ve yaptıkları halde başarılı olamamalarına karşılık Allah Rasülü, o Allah vergisi edebi ve hayasıyla başarılı olmuştur. Delili şu anda dünya nüfusunun dörtte biri günde beş vakitte, şehir ve köylerin en yüksek yerinden Allah’ın adıyla beraber iki milyar Müslüman’ın gönlünde yankı bulmaktadır. İnsan, takım elbisesini giymeden önce hayâ elbisesi giyerse toplum düzelir. Tebliğci, hayâ elbisesiyle çık insanların arasına, onların gönüllerine konuş. Anlatacak dilin yoksa gönlün de mi yok? Yani her şey dille anlatılmaz, gönülle anlatılır. Yani böylesine o insanı sevmek, gönülden sevmek ve ona yardım etmek için gönülden yanmak vardır. O yanma, insanı dışarıda sevgili gösterir, sevimli gösterir. Ve o da sizin Müslüman olduğunuzu görür ve namaz kıldığınızı görür, “Yahu okulumuzda şu kadar insan var; bunların içerisinde en dürüstü şu gidendir işte” dedirtmeli. Onun dürüstlüğü nerden kaynaklanır? İslam’a inanmaktan, bütün emir ve yasaklarına uymaktan, namazını kılmaktan, orucunu tutmaktan kaynaklanıyor, öyleyse bu toplumda dürüst insan mı olmak istiyoruz? Dürüst insan mı yetiştirmek istiyoruz? Öyleyse dinimize inanmak ve onun emirlerini yerine getirmek gerek diye, sen konuşmadan o senin adına konuşuverir. Onun için çok yönlü hareket etmemiz ve görüştüğümüz insanların haletiruhiyelerine göre davranıp bilgilendirmek gerekiyor. Onun yanlışını destekleyerek doğruyu anlatamayız. Onu kazanayım diye adam aldatma tarafına gitmeyelim. Karşımızdakinin anlayacağı kelimeleri kullanalım. Asıl olan manadır; söz o güzel manayı en güzel, en akıcı, en çekici kelimelerle tebliğ ederken, güler yüz, tatlı dilli olalım.