KARAMAN’DA TABAKÇILIK
Talat DURU (Makale)
Karaman’da Kirişçilik ve tabakçılık sanatının bir ucu da Yunus Emre’ye dayanır. Daha önceleri de bu sanatın varlığından şüphe yok. Çünkü debbağhaneden çıkan ürünler o zaman halkının da vazgeçilmez ihtiyaçlarından biridir. Yakın tarihlere kadar faaliyetlerini sürdüren büyük debbağhanın yıkılmaya yüz tutması ve şehir temizliğine zarar vermesi dolayısı ile Emekseven Irmağının yanına taşındı. Bu sanatın makineleşmesi sebebiyle tutunamayıp kaybolup gittiler. İçinde çeşmesi mescidi ile onlarda dükkanı barındıran büyük debbağ han Yunus Emre’nin kendi malından Yunus Tekkesine vakfettiği ve senelerce tekkeye gelir getiren kıymetli akarettir. Büyük debbağhan Yunus Emre vakfettiği zaman han şeklindeydi. Yoksa sonradan mı yapıldı belli değil. Bu hususta bir kayıt yok. Kayıtta yalnız debbağhane kayıtı var.
Ankara kadim kayıtlar arşivinde yeni 584 eski 259 no’da kayıtlı 992 hicri 1584 miladi tarihli Konya livasının vakıflarını tespit eden yazıcı defterinin 39 b yaprağında şunlar kayıtlıdır. Vakfiye i Yunus Emre İbni İsmail el meşhur bir Kirişçi baba denilmekte meşhur Yunus Emre’nin vakfı 6 parçadan ikisi şöyle;
Senelik geliri 60 akça olan Larende de bir bab kirişhane
Senelik gelir 40 akça olan Debbağhane. Yazı boyutunu aşar düşüncesiyle belgeyi tümüyle koyamadım.
Derinin işlenip sahtiyan olması, deri işleyen tabakhanenin ırmak kıyılarında bulunması gerekmektedir. Sahtiyan yapılacak bir deriyi ilk önce tüylerini kırkmak gerekir. Tüylerinden arındırılmış derilere tola denilir. Tolaların zayıflarından meşin canlılarından da sahtiyan yapılır. Kırkılan deriler süzülmüş kirece yatırılır. Burada bir hafta kaldıktan sonra çıkarılıp iyice yıkanır. Deriler alaca kuru iken iki, ağızlı bıçak ile tüyleri tekrar traş edilir. (iki saplı bıçak kavale denilen bir İtalyan bıçağıdır.)
Traş olan deriler yeniden yıkanarak kurumaya bırakılır. Deriler kururken tabak bir kapta mazı ile palamut kapçıklarını kaynatarak ceft hazırlar. Ceft derinin kokmasını önleyen o zamanın kimyasal maddesidir. Ceft denilen su ishalede iyi geldiğinden mahallelerden tabakhaneye gelerek tabaklardan bu sudan isterler. Deriler cefte yatırılıp üzerine ağır bir taş konur. Bir hafta sonra ceften çıkan derilere sıcak donyağı sürülür. Donyağını içine alan derilere taş kara boya sürülerek siyah renk verilir. Kuruyan derileri düzgün bir taşa vurarak ütüleri yapılır. (Taş kara boyanın kimyasal adı demir sülfattır.)