İKLİM
Osman Nuri KOÇAK
Öğretmenlik yıllarımdı.
İki ders arasında öğretmen odasında bir arkadaşımın hüşu içinde ve büyük bir iç huzurla söyledikleri, yıllar geçtiği halde hep kafamı meşgul etmiştir.
Diyordu ki yanındaki öğretmenlere; “Arkadaşlar bugün sosyal bilgiler dersimizin konusu, komşularımızdan ezeli ve ebedi düşmanımız Yunanistan’ dı. Anlattıklarım çocukların çok ilgisini çekti. Katılımlı ve çok keyifli bir ders işledik.”
“Sınıfta da aynı ifadeleri mi kullandın hocam” dedim.
Gururla, “Evet!” dedi.
Yani, ezeli ve ebedi düşman…
Çok ağır sözler sarfettiğimi biliyorum. Ama hiçbir söz ruhen alabora olmuşluğumu ortadan kaldıracak ağırlıkta değildi.
Ama sonuç olarak şöyle dediğimi hatırlıyorum. “Şu anda Yunanistan’da da senin gibi bir dangalak bizim için aynı şeyleri söyleyerek genç nesilleri zehirliyorlar ve düşmanlık paranoyası içinde onları yaşama hazırlıyorlar. İşte insan diye kan dökücü bir yaratığı böylece kendi ellerimizle inşa ediyoruz. Ebedi düşmanlığa hangi aklınla ve hangi vicdanınla karar verdin be adam” diye üzerine yürüdüğümü ve arkadaşlarımın tepkimi çok aşırı bulduklarını da hatırlıyorum.
Türk Yunan’a, Yunan Türk’e,
Rus (Moskof), Türk’ e, Türk Rus’a,
Bulgar Türk’e, Türk Bulgar’a,
Hızla ve iştahla dışarıda tüm ülkeleri saymak olası…
Öfkelendiğimiz kişiye “Ermanı Gâvuru, Bulgar Tohumu, Yonan Dölü, Moskof uşağı” diyerek onları kinimizin sembolleri yaptık. Faşist, Komünist ve Yobazlar için de endazemiz ölçüsünde kindarlıklar ürettik.
Yetmedi içteki ezeli ve ebedi düşmanlara, Türk’e, Kürt’ e, Ermeni’ ye, Arap’a, Alevi’ye, Sünni’ ye, Solcuya, Sağcıya, Lâike, İslamcı’ ya, Türkçü’ ye, Filan cemaat falan cemaate, filan tarikat, falan tarikata ezeli ve ebedi düşmanlıkları sıralayabiliriz.
Bu gün muhalif oldukları ülkelerin veya iç grupların kanları dökülürken oh! Çeken nesiller nasıl oluştu diye soranlar varsa kaynağının bizzat yetiştiğimiz ve yaşadığımız iklim olduğunu hatırlatmak istedim.
O kadar çok düşman üretiyoruz ki durup neden diye sormak aklımıza bile gelmiyor. Düşman üreten sistem, bu nedenleri zaten reçetelendirip bizlere sunuyor. Sorgulamaya bile fırsat vermiyorlar.
Sistem, akan her damla kandan ve birbirimize sıktığımız her kurşundan da kazancını sağlıyor.
Düşman olmazsa kurşun neye yarar ki?
Birisini ortadan kaldır vakit çok geçmeden bir başkası onun yerini alıverir. Sistem düşman yaratacak, insanlar birbirini boğazlayacak, emperyalizmin çarkı dönecek.
Ey insanoğlu!
Bu insan düşmanı sistemi gör artık.
Kim ki sana bir başkasının kanını helâl kılmaya çalışıyor, ondan ve onun dostluğundan kuşku duy.
Göremezsen, duyamazsan da kurtulamazsın.
Hele de, tüm dünya insanlığını bir, eşit ve kardeş gören bir inancı, düşmanlıkların ve katliamların aracı haline getirenlere sırtını dön artık.
Öldürme diyenin tu kaka, öldür diyenin baş tacı edildiği bir dünya insanlığımızı tüketiyor.
Bu iklim beni boğuyor.