BİZİ YAKAN KİMDİR?
DÜŞMAN İÇİMİZDE Mİ DIŞ GÜÇLER Mİ?
Muzaffer CAN
Bu konuda Peygamber Efendimiz (s.a.v) bizleri çeşitli hadislerinde ikaz etmektedir:
1017 ثَنَا مَاعِزٌ، قَالَ: سَمِعْتُ جَابِرَ بْنَ عَبْدِ اللَّهِ، يَقُولُ: خَرَجْنَا مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فِي جَنَازَةِ رَجُلٍ مِنَ الْأَنْصَارِ وَهُوَ يَنْتَظِرُهَا «كَيْفَ لَوْ رَأَيْتُمْ حَيَّيْنِ مِنَ الْمُسْلِمِينَ يَقْتَتِلَانِ دَعْوَاهُمَا وَاحِدٌ وَأَهْلُهُمَا وَاحِدٌ؟» قَالُوا أَيَكُونُ هَذَا؟ قَالَ: «نَعَمْ» , فَقَالَ أَبُو بَكْرٍ: أَفَأُدْرِكُ أَنَا ذَلِكَ يَا رَسُولَ اللَّهِ؟ قَالَ: «لَا» , قَالَ عُمَرُ: أَفَأُدْرِكُ أَنَا ذَلِكَ يَا رَسُولَ اللَّهِ؟ قَالَ: «لَا» , , قَالَ عُثْمَانُ: أَفَأُدْرِكُ أَنَا ذَلِكَ يَا رَسُولَ اللَّهِ؟ قَالَ: «بِكَ يُبْتَلُونَ» , قَالَ: عَلِيُّ: أَفَأُدْرِكُ أَنَا ذَلِكَ يَا رَسُولَ اللَّهِ؟ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «أَنْتَ الْقَائِدُ لَهَا وَالْآخِذُ بِزِمَامِهَا»
Bize Maiz, Cabir b. Abdullah (r.a.)ı şöyle derken işittiği anlatıyor: Rasülüllah (s.a.v.) ile beraber Ensardan birinin cenazesine çıkmıştık. O da cenazeyi bekliyordu. “Müslümanlardan davaları bir, halkları bir olan, iki kabilenin bir birini öldürdüklerini gördüğünüz zaman acaba haliniz nasıl olacak?” buyurdu. Ashap “bu dediğin olacak mı?” deyince, Efendimiz (sav.) “evet olacak” dediler. Ebu Bekir “Ya Rasülellah ben o zamanı görecek miyim?” deyince de “hayır” buyurdu. Ömer (ra) “ona ben yetişir miyim ya Rasülellah?” diye sorunca, “hayır” dediler. bunun üzerine Oman (ra) “ben ona yetişecek miyim ya Rasülellah” deyince “seninle imtihan olurlar.” dedi. Ali (ra) “ben ona yetişecek miyim? Ya Rasülellah?” deyince Rasülü Ekrem (sav), “sen onun komutanısın, yularını sen çekeceksin” buyurdu.
Yine bir haberde geçer ki:
115 عَنْ يَحْيَى بْنِ سَعِيدٍ، أَنَّ مُحَمَّدَ بْنَ مَسْلَمَةَ، قِيلَ لَهُ فِي زَمَانِ الْفِتْنَةِ: أَلَا تَخْرُجُ فَتُصْلِحَ بَيْنَ النَّاسِ وَتَسْعَى فِي أُمُورِهِمْ؟ قَالَ: إِنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ: «إِذَا رَأَيْتَ فِئَتَيْنِ يَقْتَتِلَانِ عَلَى الدُّنْيَا، فَاضْرِبْ بِسَيْفِكَ حَجَرًا مِنَ الْحَرَّةِ حَتَّى يَنْكَسِرَ، ثُمَّ كُنْ فِي بَيْتِكَ، وَعُضَّ عَلَى لِسَانِكَ، حَتَّى يَأْتِيَكَ يَمِينٌ خَاطِئَةٌ، أَوْ مَنِيَّةٌ قَاضِيَةٌ»
Yahya b. Said der ki; Fitne zamanı Muhammed b. Mesleme’ye, “Çıkıp insanların arasını düzeltip onların işlerinde koşturmayacak mısın ?” denildi. O da, Rasülüllah (sav) şöyle buyurdu: “Dünyalık için birbirini öldüren iki gurubu gördüğün zaman, kılıcınla harranın (Medine de taşlık bir yer) taşına kılıcın paramparça oluncaya kadar vur. Sonra evine kapan, ta ki ölüm sana gelene kadar.” dedi.
30505 - حَدَّثَنَا ابْنُ فُضَيْلٍ، عَنْ عَطَاءِ بْنِ السَّائِبِ قَالَ: حَدَّثَنِي غَيْرُ وَاحِدٍ، أَنْ قَاضِيًا مِنْ قُضَاةِ أَهْلِ الشَّامِّ أَتَى عُمَرَ بْنَ الْخَطَّابِ فَقَالَ: يَا أَمِيرَ الْمُؤْمِنِينَ، رَأَيْتُ رُؤْيَا أَفْظَعَتْنِي، قَالَ: «مَا هِيَ؟»، قَالَ: رَأَيْتُ الشَّمْسَ وَالْقَمَرَ يَقْتَتِلَانِ، وَالنُّجُومَ مَعَهُمَا نِصْفَيْنِ، قَالَ: «فَمَعَ أَيِّهِمَا كُنْتَ؟»، قَالَ: مَعَ الْقَمَرِ عَلَى الشَّمْسِ، قَالَ عُمَرُ: " {وَجَعَلْنَا اللَّيْلَ وَالنَّهَارَ آيَتَيْنِ فَمَحَوْنَا آيَةَ اللَّيْلِ وَجَعَلْنَا آيَةَ النَّهَارِ مُبْصِرَةً} [الإسراء: 12] "، قَالَ: «فَانْطَلِقْ، فَوَاللَّهِ لَا تَعْمَلُ لِي عَمَلًا أَبَدًا»
Bize İbnü Füdayl, Ata b. Saip yoluyla birçok kişiden şöyle duyduğunu anlattı: Şam kadılarından biri Ömer b. Hattap’a geldi ve “ya Emirel Müminin, bir rüya gördüm, beni dehşete düşürdü” dedi. Ömer “o nasıldı?” dedi. Kadı, “ben güneşle ayın çarpışmasını gördüm, onlarla beraber yıldızlar da ikiye bölündüler” dedi. Ömer (ra)da, “sen hangi taraftan oldun?” deyince, kadı, “ben ay ile birlikte güneşe karşı idim”dedi. Ömer (ra) da “biz geceye ve gündüze birer ayet yapıp gecenin ayetini sildik, gündüzün ayetini de aydınlatıcı/ gösterir yaptık” (Esra 12) ayetini okudu ve “hadi sen yoluna git. Vallahi sen ebediyen bana vali olamazsın” dedi.
[78] وللبخاري عن الأحنف قال: خرجت وأنا أريد هذا الرجل فلقيني أبو بكرة فقال: أين تريد يا أحنف فقلت: أريد نصرة ابن عم الرسول صلى الله عليه وسلم -يعني عليا رضي الله عنه- فقال لي: يا أحنف ارجع, فإني سمعت رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول: "إذا تواجه المسلمان بسيفيهما فالقاتل والمقتول في النار" فقلت, أو قيل: يا رسول الله هذا القاتل فما بال المقتول قال: "إنه أراد قتل صاحبه
Buhari Ahnef’ten şöyle dediğini anlatır: Ben şu adama gitmek için yola çıkmıştım, Ebu Bekre’ye rastladım ve “nereye ya Ahnef dedi.” Ben de “Rasülüllahın (sav) amca oğluna yani Ali (ra)a yardım etmeye” dedim. Ebu Bekre bana; “ey Ahnef, geri dön, zira ben Rasülüllah (sav)den: “İki müslüman kılıçlarıyla yüz yüze geldiği zaman ölen de öldürülen de cehennemdedir” dediğini duydum. Ben de “Ya Rasülellah, öyle olunca “şu katil idi, ya öldürülenin günahı neydi? denmez mi” deyince: “o da ona karşı öldürme hırsında idi” buyurdu.
[79] ولمسلم عن أبي هريرة رضي الله عنه قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: "والذي نفسي بيده لا تذهب الدنيا حتى يأتي على الناس يوم, لا يدري القاتل فيم قتل, ولا المقتول فيم قتل" فقيل: كيف يكون ذلك قال: "الهرج القاتل والمقتول في النار" 2.
Müslim Ebu Hüreyre (ra)tan Rasülüllah (sav)den şöyle dediğini anlatır: “Canım elinde olana yemin olsun ki, dünyanın sonu gelmeden insanların başına öyle birgün gelecek ki, Öldüren neye öldürdüğünü, öldürülen neye öldürüldüğünü bilmeyecek.” Bu nası olacak denilince de, “Herc /karışıklık olacak, o zaman ölen de öldüren de ateşte olacaktır.” buyurdu.
أُسَامَةَ بْنَ زَيْدٍ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمَا، يَقُولُ: بَعَثَنَا رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِلَى الحُرَقَةِ، فَصَبَّحْنَا القَوْمَ فَهَزَمْنَاهُمْ، وَلَحِقْتُ أَنَا وَرَجُلٌ مِنَ الأَنْصَارِ رَجُلًا مِنْهُمْ، فَلَمَّا غَشِينَاهُ، قَالَ: لاَ إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ فَكَفَّ الأَنْصَارِيُّ فَطَعَنْتُهُ بِرُمْحِي حَتَّى قَتَلْتُهُ، فَلَمَّا قَدِمْنَا بَلَغَ النَّبِيَّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، فَقَالَ: «يَا أُسَامَةُ، أَقَتَلْتَهُ بَعْدَ مَا قَالَ لاَ إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ» قُلْتُ: كَانَ مُتَعَوِّذًا، فَمَا زَالَ يُكَرِّرُهَا، حَتَّى تَمَنَّيْتُ أَنِّي لَمْ أَكُنْ أَسْلَمْتُ قَبْلَ ذَلِكَ اليَوْمِ
Üsame b. Zeyd (ra) anlatıyor: Rasülullah (sav) bizi Hurakaya (cüheyne kabilesinin bir kolu) yollamıştı. Sabah olunca hücum ettik ve topluluğu bozguna uğrattık. Ben ve ensarlı biri onlardan birine yetiştik ve etrafını çevirdik. O da hemen “la ilahe illallah” deyince ensarlı onu bıraktı ama ben mızrağımı saplayıp onu öldürdüm. Medine’ye geldiğimiz zaman Nebi (sav)e haber ulaşmıştı. Bana “ya Üsame sen la ilahe illallah dedikten sonra mı öldürdün” dedi, ben “ya Rasülellah o kendini korumak için böyle söyledi” dedim.Fakat o dediğini dumadan tekrar etti. Sonunda ben “ (peygamberi böylesine üzeceğime) keşke bu günden önce müslüman olmasam da (bu gün müslüman olaydım” dedim.
İşte size Peygamber Efendimiz ile ashabı arasında kıyamet kopmadan önce olacak olan tehlikelerin bir kısmı. Burada Efendimizin ümmeti için korktuğu şeylerin başlıca bir kısmı. Hadisleri yorum yapmadan size sunmuş oldum. Kim nasıl anlarsa öyle anlasın ama bu cinayeti işleyenlerin bizden, içimizden birileri olacağı gerçeğini değiştirmez. Esasen baştaki ayet bunu net olarak söylemiş ve “geldiği zaman iyi kötü diye ayrım yapmayan fitneden korkun” demiştir. Peygamberimiz de bu ayetleri detaylandırmıştır.
Kardeşlerim! İşte bir demet hadis size, suçlu kim olduğunu içimizdeki beyinsizler mi. yoksa dış düşmanlar mı bu yangının sebebi. Gavur tabi gavurluğunu yapacak. onda şüphe yok. Esas olan içimizdeki insanların kulakları ohları dinliyor da kardeşini dinlemiyorsa bu yangının bizlerde ortağı olmuşuzdur. bu suç ortak olunabilecek bir suç değildir. Geri kalan kısmını inşallah dönünce ikmal edeceğiz. Mekke’den dua ve selamlarımla.