‘AĞIR ABİ- EROL MERMER’ CELALETTİN ÖLMEZ Uyanış’ ta Erol MERMER vefat etti haberini okuduğumda 40 yıl öncesine, zaman tüneline doğru yol almaya başladım. 1974-75 yılları Karaman Lisesi’ne adım attığım yıllar.Sınıfta Anafartalar Ortaokulu’ndan arkadaşlarımla birlikte, Ka-zım Karabekir’den gelenler ve hepimizden büyük 2 kişi daha var: Erol Mermer ve Seyit Ali Koca. Sınıfın tıfılları arasındayım. İlk gençlik yılları. Yavaş yavaş konuşan bir ağabey karşımızda. Bilgili, kültürlü, vakarlı, kendini dinleten bir Erol Mermer. Aynı zamanda tam bir sportmen, tekwando hocası. Sınıf gününde yaptığı gösteri hepimizde hayranlık uyandırdı. Göğsünde kalın sopaları parçalaması, kiremitleri un ufak etmesi… Lise pansiyonundan sonra bekar evindeki hayatına da tanık oldum. Erol Mermer’deki bilgi, kültür birikiminin kaynağı karşımda duruyordu: Kitaplığı. Necip Fazıl’ı, Nuri Pakdil’i, Sezai Karakoç’u, Vur Emri’yle Abdurrahim Karakoç’u; Mihriban’ı, Hak Yol İslam Yazacağız’ı burada tanıdım. 3-4 yıl önce facebook’ta karşılaştığımızda ‘Merhaba, hatırladın mı?’ deye sormuştu. Ben de ‘Nasıl unuturum, siz bana Üstad’ı tanıtan insansınız.’ demiştim. Çok sevinmişti. Erol Mermer’in resme karşı ilgisi ve yeteneği vardı. Bunu lise sonda resim öğretmenimiz Tevfik Kayalık’ın yardımıyla geliştirdi ve Güzel Sanatlar’a girdi. Mezuniyetinden sonra emekliliğine kadar İstanbul’da grafiker, yapımcı, sanat danışmanı olarak hizmet etti. Cenazesinde, edebiyat, kültür ve sanat çevreleri, yazarlar, şairler bu ‘AĞIR ABİ’ yi yalnız bırakmadılar. İyi bir dosta şahitlik ettiler. Zaten önemli olan da bu değil miydi bu dünyada. Dosdoğru yaşamak, sırat-ı müstakimde yürüyebilmek, insanların helalliğini alabilmek… Dostumuza, ağabeyimize Allah’tan rahmet, yakınlarına, arkadaşlarımıza başsağlığı diliyorum.