Kendisini sağlığında tanıma bahtiyarlığına erdiğim Doğu Türkistan’ın büyük lideri Merhum İsa Yusuf ALPTEKİN beyin kendi sözüyle yazıma başlamak istedim.
“Benim bu mücadele yıllarında asıl temel gayem, bir iki merhale ile aziz yurdum Doğu Türkistan, meş’um, menfur Çin esaretinden kurtarmak, istiklaline kavuşturmak ve milli bir devlete sahip kılmaktı. Bununla beraber Asyanın merkezi olan aziz yurdum Doğu Türkistan’a müteveccih Rus istila planlarını önlemekti.”
Çin yönetiminin acımasız uygulamaları neticesinde bu günlerde yine Doğu Türkistan’da kan ve gözyaşı hakim. Medeniyetten, insanlıktan ve merhametten nasibini almamış canavarlar, islamın en kutsal ayı olan Ramazan’da, orucunu tutup, namazını kılmak isteyen soydaşlarımıza işkenceler, katliamlar yaparak onları yok etme, sindirme politikalarına girişmişlerdir. Son çıkan olaylarda Çin polisinin 28 kişiyi öldürdüğü, bunun ardından çıkan olaylarda ölenlerin sayısının yüzden fazla olduğunu, Doğu Türkistan dernek başkanı Recep AKYOL açıkladı.
2009 Yılında 140 Uygur Türkü’nün öldürüldüğü URUMÇİ katliamına da imza atan Çin yönetimi, Namaz kılan, oruç tutan, sakal bırakan, başörtü takan ve bunlara direnen herkesi açıkça hedef alıp yok etmekte. 1980 yılında yerel nüfus 30 milyonken, aradan geçen 35 yıl sonra Doğu Türkistan’ın nüfusu hala yerinde saymakta, hatta azalmakta.
Japon hükümeti bile yapılan bu zulme sessiz kalmazken, hatta dünya Uygur kurultayına ev sahipliği yapacak medeni cesareti gösterirken, Türk hükümeti yetkililerinin sessiz kalması endişe verici. Dünya Uygur Kurultayı başkanı Rabia Kadir’in ülkemize girişinin hala yasak olması da ayrı bir zulüm.
Yakup Han’ın kurduğu Doğu Türkistan devletini 1876 da yıkan Çinliler, zulüm ve katliamlarla bu karanlık esareti 1930 lara kadar devam ettirdiler. 1931 Yılında Çin zulmüne karşı milli bir ayaklanma meydana geldi. 1933 yılında Kaşgar’da Doğu Türkistan istiklalini ilan ederek, “Şarki Türkistan İslam Cumhuriyetini” kurdu. Hacı Hoca NİYAZ Cumhurbaşkanı, Sabit DAMOLLA başbakan oldu. Ruslarla işbirliği yapan Çin hükümeti, aralarında Cumhurbaşkanı ve Başbakanın da olduğu binlerce soydaşımızı şehit ederek kurulan bu milli devleti yıktılar.
Yine Merhum İsa Yusuf ALPTEKİN’in dilinden:
“Ben bu yapılan vahşeti ve katliamları insanlık alemine, dindaşlarımıza ve soydaşlarımıza duyurmak ve anlatmak, onlardan yardım talep etmek için, 1938-1940 yıllarında Orta Doğu ve uzak doğuya uzunca bir seyahatler yaptım. Bu ülkeler, Suudi Arabistan, Türkiye, Hindistan, Singapur, Sirilanka, Filipinler, Mısır, Lübnan, Suriye, İran, Irak, Afganistan, Burma devletleri…vb. Buraların en yetkili devlet başkanlarını ve dini liderlerini ziyaret ederek görüşmeler yaptım.
Ancak ne acıdır ki, Doğu Türkistan’ın dert, ızdırap ve davasını anlatmaya çalıştığım bu ülkelerden ve ileri gelen devlet adamlarından herhangi bir yardım göremedim ve alamadım.”
Bilhassa, Türk dünyasının manevi lideri, yegane ümit kaynağı, istinatgahı olan aziz Türkiyemizde de 1954 yılından itibaren, hemen hemen her değişiklikte, devlet ve hükümet başkanlarımıza, ileri gelen devlet adamlarımıza, dini, milli ve siyasi liderlerimize, Doğu Türkistan’ın dert ve davalarını anlatan muhtıralar, mektuplar takdim ettim, kitaplar, mecmualar, bildiriler, broşürler neşrettim.
Ne yazık ki; bütün bu çalışmalarıma, ziyaret ve gayretlerime rağmen, Alparslan TÜRKEŞ bey hariç, dindaşlarımızdan ve soydaşlarımızdan, insanlık aleminden tek bir yardım göremedik.” Kaynak İsa Yusuf Alptekin’in mücadele hatıraları kitabı.
İnsanlığın çoktan öldüğü ve çürümeye yüz tuttuğu yerde fazla söze gerek yok.
Rabbim akıbetimizi hayır eylesin.